MESALİH-İ MÜRSELE (KAMU YARARI)
İslâm’da muteber olan maslahatlar şu beş şeyi koruma amacına yöneliktir. Din, mal, can, akıl ve nesil. Düşmana savaşsız teslim oluvermenin sağlayacağı bazı yararlar olsa bile, İslâm bu yararları geçerli saymamış, bunun yerine düşmanla cihadı emretmiştir. İşte ayet veya hadislerle muteber olduğu veya itibar edilmediği belirlenmiş bulunan maslahatların dışında kalan, hükmün kendisine bağlanması ve üzerine hüküm bina edilmesi, insanlara bir fayda sağlayan veya onlardan bir zararı gideren, fakat muteber ya da geçersiz olduğuna dair belirli bir delil bulunmayan maslahatlara da “mesâlih-i mürsele (ictihada bırakılmış maslahatlar)” denir. Bu delili en çok Mâlikî mezhebi kullanmıştır.
Dört halife döneminde mesâlihi mürseleye dayanılarak pek çok ictihadlar yapılmıştır. Hz. Ebu Bekir devrinde Kur’an-ı Kerim’in toplanması ve Hz. Osman devrinde çoğaltılması, Hz. Osman’ın, nüfusun artışı üzerine cum’a günü dış ezan okutmaya başlaması, Hz. Ebu Bekr’in vefat edeceğini anlaması üzerine, Hz. Ömer’i halife adayı göstermesi ve Hz. Ömer’in fethedilen Suriye ve Irak topraklarını eski sahiplerinde bırakarak, onları harac vergisine bağlaması ve benzeri uygulamalar maslahata dayalı ictihad niteliğindedir.86
(kaynak : Hamdi Döndüren).
|