ŞER'U MEN KABLENA (ÖNCEKİ ŞERİATLER)
Önceki şeriatlerden maksat, yüce Allah’ın Hz. Muhammed (s.a.s)’den önceki toplumlar için koyduğu ve Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa gibi peygamberleri vasıtasıyla onlara bildirdiği hükümlerdir. Bu hükümler Hz. Muhammed’in (s.a.s) ümmeti için de geçerli ve bağlayıcı mıdır?
Önceki şeriatler İslâm ümmeti bakımından ikiye ayrılır.
a) Kur’an-ı Kerim’de veya Hz. Peygamber’in Sünnetinde yer almayan İncil, Tevrat ve Zebur hükümleri. Bunların müslümanlar için bağlayıcı olmadığı konusunda, İslâm bilginleri arasında görüş birliği vardır.
b) Kur’an-ı Kerim’de veya Hz. Peygamber’in sözlerinde zikri geçen hükümler. Bunları da üç grupta toplamak mümkündür.
aa) Müslümanlar bakımından neshedildiğine dair delil bulunan hükümler. Bunların müslümanlar için bağlayıcı olmadığında görüş birliği vardır. Yahudilere, aşırı gitmeleri ve zulme sapmaları yüzünden ceza olarak bütün tırnaklı hayvanların ve sığır ile koyunun iç yağlarının haram kılınması gibi.90
Halbuki bunların içinde müslümanlara helal kılınanlar vardır.91 Ganimetlerin yalnız İslâm ümmetine helal kılınıp, önceki ümmetlere helal kılınmaması da buna örnek gösterilebilir.92
bb) Müslümanlar hakkında da geçerli olduğuna dair delil bulunan hükümler. Bunlar müslümanlar için de bağlayıcı olur. Orucun, daha önceki dinlerde farz olduğu gibi İslâm’da da farz kılınması93 kurbanın, Hz. İbrahim hakkında konulmuş bir hüküm iken, İslâm ümmetine meşrû kılınması gibi.94
cc) Kur’an veya hadislerde kabul veya red işareti olmaksızın zikri geçen ve hakkında müslümanlar bakımından neshedildiğine dair bir delil de bulunmayan hükümler. Buna örnek olarak şu ayeti verebiliriz: “Biz orada (Tevrat’ta) onlara cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ile kısas yazdık. Kim hakkından vazgeçerse, bu ona keffaret olur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.”95
Çoğunluk fakihlere göre, bu gibi ayetler, bizim için de geçerli olup, bağımsız bir delil teşkil ederler. Ayet ve hadislerde belirli bir millet ve belirli bir zamana ait olduğuna veya neshedildiğine dair bir delil yoksa, nass’larda zikredilen aslın hükmü sabit olarak kalır. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s) “Kim bir namaz vaktinde uyur kalırsa veya unutup vaktini geçirirse, hatırladığında onu kılsın.”96 buyurduktan sonra; “... Ve beni anmak için namaz kıl” ayetini97 okumuştur. Aslında bu ayet Hz. Musa’ya yapılan bir hitabı ifade etmektedir.
Hanefiler yukarıdaki kısas ayetine dayanarak, gayr-i müslimi öldüren müslümanın kısas yoluyla öldürüleceğini söylemişlerdir.98 Diğer yandan Rasulullah (s.a.s); “Cana can kısas vardır”99 buyurarak, kısas hükmünün bu ümmeti de kapsadığını ifade buyurmuştur.
(kaynak : Hamdi Döndüren).
|