İNKAR VE TASDİK BAKIMINDAN İNSANLAR:
İnsanlar inkâr, tasdik ve amel bakımından şu kısımlara ayrılır:
1) Mü’min: İslâm’ın itikad esaslarına ve hükümlerine tam olarak inanan ve bunların gereğini yapmaya çalışan kimse tam mü’min ve müslimdir. Başka bir deyimle; “Âmentü” de toplanan altı iman esasına inanan kimse mü’min sayılır.
2) Kâfir: Allah’a ve peygamberine inanmayan ve dinden olduğu kesin olan bir hükmü inkâr eden kimsedir. Aynı anlamda “münkir” kelimesi de kullanılır. Allah’ı inkâr etmemekle birlikte, başka birisini veya bir tabiat gücünü ona ortak (şirk) sayan kimseye “müşrik” denir. Böyle bir kimse aynı zamanda kâfir sayılır. Hz. İsa’yı; Allah, Allah’ın oğlu veya üç ilahtan birisi (teslis) kabul eden Hıristiyanlarla; Üzeyir, Allah’ın oğludur diyen Yahudiler Kur’an-ı Kerim’de hem müşrik, hem de inkârcı olarak nitelenmiştir.28
3) Mürted: Önce müslüman iken sonradan, dininden dönen kimsedir. Mürtedlik bazan, kesin İslâmî hükümlerin birisini veya bazılarını inkâr etmekle de ortaya çıkabilir.29 Kur’an-ı Kerim’de dinden dönenlerle ilgili pek çok ayet vardır. Bir ayette şöyle buyurulur: “İnkârcıların gücü yetse sizi dininizden döndürünceye kadar durmadan sizinle savaşırlar. Sizden kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, işte onların, dünya ve ahirette amelleri boşa gitmiştir. İşte cehennemlikler onlardır. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır.”30
4) Münâfık: İnanılması gereken İslâmî esaslara kalbi ile inanmayan ve tasdik etmeyen fakat, sırf müminleri kandırmak için, sözle inandığını söyleyenlere “münâfık” adı verilir. İki yüzlü, içi dışı bir olmayan kimse anlamında da kullanılır.
Münâfık dönyevî hükümler bakımından müslüman gibi muamele görür. Kestiği yenir, miras alır, kendisiyle evlenilir, cenaze namazı kılınır. Fakat böyle bir kimse ahirette kâfirler gibi muamele görür.31 Çünkü Kur’an-ı Kerim’in çeşitli ayetlerinde münâfıkların kâfir olduğu belirtilmiş, hatta cehennemin en alt tabakasında bulunacakları haber verilmiştir. Ayetlerde şöyle buyurulur: “Bir kısım insanlar vardır ki; ‘Biz Allah’a ve ahiret gününe iman ettik’ derler. Halbuki onlar, mümin değildirler.”32 “Şüphesiz münâfıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara bir yardım edici de bulamazsın.”33
5) Fâsık: Allah’ın emirlerine aykırı hareket eden, günahkâr, kötü huylu, kötülük yapmayı alışkanlık haline getirmiş olan kimse demektir. Bir fıkıh terimi olarak fasık şöyle tarif edilir: Allah’a itaatı terkeden ve O’na isyana dalan, başka bir deyimle büyük günah işleyerek veya küçük günahta ısrar ederek doğru yoldan çıkan kimse fasık diye nitelendirilir.
Fısk genel olarak üç grupta toplanabilir:
1. Günahı çirkin kabul etmekle birlikte, bazan günah işlemek.
2. Yapılan bir günahı ısrarla işlemek.
3. Haram ve çirkin olduğunu inkâr ederek bir günah işlemek. Bu sonuncusu küfrü gerektirir ve kişinin dinle ilişiği kesilir.34 Meselâ; haramlığını inkâr ederek, başka bir deyimle helal sayarak içki içmek, zina etmek bu niteliktedir.
Kur’an-ı Kerim’de, bazı ayetlerde fısk mutlak anlamıyla kullanılır. Hacc’da yapılan fısk35, Allah’ın adı anılmaksızın kesilen hayvanları yemek36 veya müslümana iftira edenin içine düştüğü fısk hali37 buna örnek gösterilebilir. Diğer bazı ayetlerde ise fısk ve küfür eşanlamda kullanılır. “Andolsun ki, biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkâr etmez.”38
6) Âsî: Allah’ın emirlerini yerine getirmeyen, O’na isyan eden, günahkâr kimse demektir. Bu kelime Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın ve Rasulünün emirlerine karşı gelen, günahkâr, serkeş kimseler anlamında kullanılmıştır. Cenâb-ı Hakk bir ayetinde şöyle buyurmuştur: “Kim, Allah’a ve Rasulüne isyan eder ve Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine koyar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.”39
Âsî’nin işlediği günah, küçük veya büyük günah (Kebîre) niteliğinde olabilir. Ehl-i sünnet akidesine göre büyük günah işleyen kimse, bu günahın haramlığını inkâr etmediği sürece günahkâr mümin sayılır. Kısaca büyük günah kişiyi dinden çıkarmaz. Günahın durumuna ve çeşidine göre, uygun tevbe yoluna tevessül etmekle ve Cenab-ı Hakk dilerse onu affedebilir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örter ve sizi güzel bir makama koyarız.”40
Bir hadiste büyük günahlar yedi olarak zikredilmiştir. Bunlar: Şirk, sihir, haksız yere adam öldürmek, yetim malı yemek, faiz yemek, harpten kaçmak, iffetli ve iman sahibi bir kadına zina iftirasında bulunmaktır.41 Başka hadislerde bu yedi günaha şunların da eklendiği görülür: Ana-babaya itaatsızlık, zina etmek, yalancı şahitlik yapmak, Mescid-i Haram’da günah işlemek ve yalan yere yemin etmek.42
Ebû Tâlib el-Mekkî’ye (ö.386/996) göre, büyük günahların sayısı onyedi olup, bunların altı grupta toplanması mümkündür:
1) Kalble ilgili olanlar: Şirk, günahta ısrar, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, azabından emin olmak.
2) Dil ile ilgili olanlar: Zina iftirası, yalancı şahitlik, sihir ve yalan yere yemin etmek.
3) Yiyip-içme ile ilgili olanlar: Haksız yere yetim malını yemek, faiz yemek, içki içmek.
4) Cinsel organla ilgili olanlar: Zina, livata.
5) El ile ilgili olanlar: Haksız yere adam öldürmek, hırsızlık yapmak.
6) Bütün bedenle ilgili olanlar: Ana-babaya itaatsızlık etmek.43
(kaynak: Hamdi Döndüren).
|