İMAN VE 32 FARZ:
Yapılması dinen kesin olarak emredilen işlere “farz” denir. Farzlar; sübûtu ve delâleti kesin olan âyet, mütevâtir veya meşhur hadis yahud icmâ delilleriyle sabit olur. Farzı yapmak sevabı, terketmek ise cezayı ve azabı gerektirir. Bu çeşit emirleri inkâr eden dinden çıkar. İman, temizlik ve ibâdet konularında her ergin ve akıllı müslümanın yerine getirmek zorunda olduğu farzların sayısı otuz iki olarak meşhur olmuştur. Ancak İslâm’ın bütün emirleri bunlardan ibaret olmayıp, medenî hukuk, borçlar, ceza hukuku ve benzeri alanlarla ilgili uyulması gereken başka emirler de vardır.
Otuz iki farz iman, İslâm, abdest, gusül, teyemmüm ve namaz konularına ait rükün, şart ve ana esasları kapsamına alır. Bunları yedi madde altında topluca vereceğiz. Daha sonraki bölümlerde aynı konularda dayandığı delil, rükün, şart, sünnet ve diğer bakımlardan ayrıntılı olarak incelenecektir.
A - İmânın Şartları:
Altı tane olup, Hz. Ömer’in (ö.23/643) rivâyet ettiği Cibrîl (a.s) hadisinde şöyle bildirilmiştir: “İmân; Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmaktır.”44
B - İslâm’ın Şartları:
Beş tane olup, bir hadis-i şerifte şöyle ifade edilmiştir: “İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına, Hz. Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kâ’be’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.”45
İmanın şartları kalbte gizli olarak kalabilen akîde esaslarıdır. İslâm’ın şartları ise, dışa yönelik olarak; bedenle veya mal harcamak sûretiyle yahut da toplum halinde yaşanması gereken esaslardır. Burada İslâm, imanın ibadetlerle dışa yansıması ve müslümanlığın topluma ilânı özelliğini taşımaktadır.
C - Abdestin Farzları:
Dört tane olup, üç organı su ile yıkamak ve başı meshetmekten ibaret bir temizlenme şeklidir. Namaz kılma, Kur’an-ı Kerim’e el sürme ve Kâbe-i Muazzama’yı tavaf etme gibi ibadetlerde abdestli bulunmak bir ön şarttır. Allahü Teâlâ şöyle buyurur:
"Ey iman edenler namaz kılmak istediğiniz vakit; yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı da yıkayın.”46
D - Guslün Farzları:
Cünübün, hayız ve nifası kesilenin boy abdesti alması farzdır. Guslün farzları üçtür: Ağzı yıkamak, burnu yıkamak ve bütün bedeni kuru bir yer kalmayacak şekilde yıkamaktır. Yüce Allah şöyle buyurur: “Eğer siz cünüp iseniz, tertemiz yıkanınız”47
E -Teyemmümün Farzları:
Su bulunmadığı veya bulunup da, kullanma imkânı olmadığı zaman, abdest niyetiyle elleri toprağa vurup silkeledikten sonra, yüzü ve dirseklere kadar elleri meshetmeye “teyemmüm abdesti” denir. Teyemmüm; abdest ve gusül yerine geçer. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: Su bulamadığınız takdirde temiz toprağa teyemmüm ediniz.”48 Teyemmümün farzı ikidir. Bunlar, niyet ve iki defa toprağa ellerini vuruş ve yüzle kolları meshetmektir.
F - Namazın Şartları:
Namazın dışında kalan, fakat namaz kılabilmek için mutlaka yapılması gereken şeye ”namazın şartı” denir. Namazın şartları altı tane olup şunlardır:
1) Hadesten temizlenmek: Abdestsizlik, cünüplük, âdet veya lohusa halinde bulunmaya ”hades” denir. Abdest veya boy abdesti almak suretiyle hadesten temizlenme meydana gelmiş olur.49
2) Necâsetten temizlenmek: Bedende, elbisede veya namaz kılınacak yerde bulunan pisliği temizlemek gerekir. Bu temizlik, namazın geçerli olması için bir ön şarttır.50
3) Setru’l-Avret: Bakılması haram olan, yerleri örtmek demektir. Avret yerleri; erkekte göbekle diz kapağı arası, kadında ise el, yüz ve ayaklar dışında bütün bedendir.51
4) İstikbal-i Kıble: Namazda kıbleye doğru dönmek demektir. Allahü Teâlâ şöyle buyurur: “Yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Siz de olduğunuz yerde yüzünüzü onun tarafına döndürünüz.”52
5) Vakit: Vakit girmeden namaz farz olmaz. Farz namazların vakitleri bir hadiste şöyle belirlenmiştir: “Sabah namazının vakti, ufukta güneşin kenarının belirmesinden hemen öncesine kadardır. Öğle namazının vakti, güneşin gök yüzünün ortasından sağa kaymasından itibaren başlar, ikindi oluncaya kadar sürer. İkindinin vakti, güneş sararıp çemberi tamamen ufukta görünmez oluncaya kadardır. Akşamın vakti, güneşin batmasından, şafağın kaybolmasına kadar sürer. Yatsının vakti de gece yarısına (başka bir rivayette) tan yeri ağarıncaya kadardır.”53
Vitir namazı da yatsı namazının vakti içinde ve bu namazdan sonra kılınır.”54
6) Niyet: Bir namaz vakti içinde, farz namaz cinsinden, başka namazla da kılınabildiği için, kılınacak namaz çeşidinin belirlenmesi gerekir. İşte, hangi namazı kılacağını belirleyip niyet etmek namazın şartlarındandır.55 Hz. Ömer’in naklettiği “Ameller niyetlere göredir” hadisi56, niyet konusunda genel kuralı belirlemektedir.
G - Namazın Rükünleri:
Namazın geçerli olması için yapılması gereken ve namazı oluşturan ana unsurlara ”rükün” denir. Bunlar altı tane olup şunlardır:
1) İftitah tekbiri: Namaza başlama tekbiri olup, buna tahrîme de denir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Rabbinin adını anıp namaz kılan, arınan kurtuluşa ermiştir.”57 “Kalk insanları uyar, Rabbini yücelt”58
2) Kıyam: Farz veya vacip namazlarda ayakta durmak farzdır. Ayette şöyle buyurulur: “Gönülden boyun eğerek Allah’ın huzurunda ayakta durun”59 Hz. Peygamber de namazı tarif ettiği bir sahabîye; “Namazı ayakta kıl”60 buyurmuştur.
3) Kıraat: Farz namazların iki rek’atinde, vitir ve nâfile namazların bütün rek’atlerinde bir ayet olsun Kur’an okumak farzdır. Ayette; “O halde, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun”61 buyurulur. Hz. Peygamber (s.a.s) bir sahabîye namazı tarif ederken; “... Sonra Kur’an-ı Kerim’den kolayına gelen yeri oku.”62 buyurmuştur.
4) Rukû’: Namazda ellerin dizlere ermesiyle, sırt ve baş aynı seviyede olacak şekilde eğilmektir. Ayette şöyle buyurulur: “Ey iman edenler! Rukû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin.”63 Hadiste de şöyle buyurulmuştur: “... Sonra vücudun sükûnet bulacak şekilde rukû yap.”64
5) Sücûd: Secde etmek demektir. Kur’an-ı Kerim’de; “Ey iman edenler! Rukû edin, secde edin”65 buyurulur.
6) Kade-i Ahire: Son oturuş demektir. Namazın sonunda “et-Tehiyyat”ı okuyacak kadar oturmak farzdır. Şu ayetin genel anlamı buna delildir: “Onlar ayakta iken, otururken, yanları üzere yatarken Allah’ı zikrederler”66 Hz. Peygamber, Abdullah b. Mes’ûd’a namazı tarif ederken; “Sen ‘Tehıyyât’ı okuduğun veya son oturuşu yaptığın zaman namazın tamam olmuştur.”67 buyurmuştur.
(kaynak: Hamdi Döndüren).
|