CİNLER:
Meleklerden ayrı olarak, yine latîf varlıklardan olan cinlerin varlığı Kitap ve Sünnetle sabittir. Tekili cinnî olup, cânn kelimesi cin ile eş anlamlıdır. Gûl ve İfrît cinlerin değişik türlerindendir.
Cinler, çeşitli şekillere girmeye elverişli biçimde güç işleri başarma yeteneğine sahip, hava veya ateşten yaratılmış akıllı varlıklardır. İnsanlar gibi yeryüzünde bulunurlar, müminleri ve kâfirleri vardır. İnsanlar gibi, Allah’ın emir ve yasaklarıyla yükümlüdürler, kendilerine peygamberler gönderilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Ey cin ve insan topluluğu; size, içinizden, ayetlerimi anlatan ve şu (kıyamet) gününüzün geleceğini haber verip sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?”69
Hz. Peygamber Ukaz panayırına giderken Nahle’de sabah namazını kıldırmış, bir grup cin gelip Kur’an dinlemiş ve müslüman olmuştur. Bu durum Rasulullah’a (s.a.s), Cin sûresinin ilk ayetlerinde haber verilmiştir.70 Abdullah b. Mes’ud (r.a.)’un naklettiğine göre, bir gece Rasulullah (s.a.s), aralarından kaybolmuş, şehir dışında vadilerde aranmasına rağmen bulunamamıştı. Sabah olunca Hira yönünden geldiğini gördüler. Allah elçisi durumu şöyle açıkladı: “Bana cinlerden bir davetçi geldi. Onunla beraber gittim. Onlara Kur’an okudum.” (Kurtubî, el-Cami’ Li Ahkâmi’l-Kur’an, Beyrut, 1967, XIX, 2 vd.)
Cinler, yaratılış özellikleri bakımından, gelişmiş imkânlara sahip olmalarına rağmen düşünce seviyeleri, şuur olarak genel anlamda insanlardan geridirler. Karakterleri insandan zayıftır. Olumsuz ve zararlı davranışlara daha fazla meyillidirler. Fakat iyileri, dindar ve faziletli olanları da vardır. En büyük özellikleri, insanların zayıf tarafından veya zayıf zamanından yararlanarak, onları kendilerine tabi kılmak suretiyle istediklerini yaptırmaktır.71
Gaybı sadece Allah bilir. Cinler gaybı bilmez.72 Buna rağmen insanların bilmedikleri bazı şeyleri cinler bilebilir. Bunlar gayb’la ilgili değil, mevcut olan şeylerle ilgilidir. Yalnız insanlar o anda onu bilmemektedir. Diğer yandan cinlerin, meleklere görev dağıtımı sırasında kulak misafiri olarak dünya ile ilgili bazı sırları çalmaya çalıştıkları da olur. Onlar bazısı doğru da olabilen, ancak yalanlarla karışık bilgileri irtibatlı oldukları kişiye aktarabilirler. Bu şahıslara cinci ve büyücü denir. İslâm’da bu gibi cin işleriyle uğraşmak yasaklanmıştır.
Cinlerin erkek ve dişi olanları vardır. Evlenirler, çoğalırlar, yerler ve içerler. Yaşlanır ve ölürler. Onların ömrü kendi zaman birimleri itibariyle 60-70 yıl olmakla birlikte, dünya zaman birimine göre bu süre bin yıla kadar çıkabilmektedir. Cinlerin yaratılma sebebi de imtihan amacıdır. “Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım”73 ayeti buna delâlet eder.
Cinlerin yaratılışı türlü şekillere girmeye ve ağır işler görmeye elverişlidir. Nitekim, Hz. Süleyman, Belkıs’ın tahtını Yemen’den getirtmek isteyince İfrît adlı bir cin şöyle demiştir: “Daha sen yerinden kalkmadan ben sana onu getiririm, benim herhalde buna yetecek gücüm var”74 Süleyman (a.s) Kudüs’te, getirtilecek taht ise Yemen’de idi. Ancak daha sonra, bu tahtı, Allah’ın veli kullarından bir kul olan Asaf b. Berhiyâ, göz açıp kapayıncaya kadar getirmiştir. Bu durumu Cenâb-ı Hak şöyle beyan eder: “Nezdinde kitaptan bir ilim bulunan kimse: ‘Ben, onu sana göz açıp kapayıncaya kadar getiririm’ dedi.”75 Diğer yandan Süleyman Peygamber cinleri ağır ve güç işlerde çalıştırmıştır.76
(kaynak: Hamdi Döndüren).
|