KADER VE KAZANIN TANIMI:
Kader; Allahü Teâlâ’nın, ezelden ebede kadar olmuş ve olacak şeylerin hepsinin yerini, zamanını, niteliklerini, şekillerini ve her türlü özelliklerini ezelde bilip, bu bilgisi üzerine takdir ve tesbit etmesidir. Kader, Allah’ın ilim ve irade sıfatlarının gereğidir. Yüce Allah ilim sıfatı ile, olmuş ve olacak her şeyi bütün ayrıntıları ile bilir, irade sıfatı ile de ne şekilde ve hangi özelliklerle olacağını tercih, tayin ve takdir eder. İşte, bir şeyin ezelde Allah tarafından bilinmesine ve bu bilgiye uygun olarak tercih ve takdir edilmesine “kader” denir. Başka bir deyimle, kader; Allah’ın, olacak şeylerle ilgili ezelî hükmü ve kararıdır. Bu, Allah’ın iradesine göre, bütün varlıklar için geçerlidir. Levh-i Mahfuz’a yazılan bu ezelî hüküm, uygulama zamanı gelince gerçekleşir.
Kaza; Allahü Teâlâ’nın ezelde, ilmi üzerine takdir ve tesbit etmiş olduğu şeyleri, gerçekleşme zamanı gelince, ezeldeki ilim ve iradesine uygun olarak yaratmasıdır. Kaza, Allah’ın “kudret” ve “tekvin” sıfatlarının tecellisidir. Allahü Teâlâ, olacak şeyleri, gerçekleşme zamanı gelince, kader planına uygun olarak kudret ve tekvin sıfatları ile yaratır.
Kâinatta herşey, kaza ve kadere bağlanmıştır. Allah’ın takdir ve iradesinin dışında hiçbir şey meydana gelemez. Kısaca; kader, bütün varlıkların, henüz var olmazdan önce, Levh-i Mahfuz’da, Allah’ın bir ezelî ilmi olarak toptan bulunmasıdır. Kaza ise, gerçekleşme zamanı gelince, bunların birer birer meydana gelmesidir.
Bu tarifler akide mezhebi imamı olan el-Maturidî’ye göredir. Diğer akide mezhebi imamı el-Eş’ârî, Maturidîlerin kader diye tarif ettiğini kaza, kaza dediklerini ise kader olarak kabul eder.
(kaynak: Hamdi Döndüren).
|