ALLAH'IN SUBÛTÎ SIFATLARI:
Subûtî sıfatlar zatî olmayıp, zatıyla birlikte bulunan sıfatlardır. Cenâb-ı Hakk, bunların zıdlarıyla da nitelendirilemez. Subûtî sıfatlar zat olmamakla birlikte zattan ayrı da düşünülemezler. Bu yüzden söz konusu sıfatlar için “Allah’ın aynı değildir, gayrı da değildir” denmiştir. Zatın aynı kabul edilse, sıfatları inkâra giden bir yol açılır, gayrı kabul edilse Allah’ın zatında kesret, çokluk söz konusu olur. Bu yüzden; “Sübûtî sıfatlar, Allah’ın zatının ne aynıdır, ne gayrıdır” denmiştir.30
Subûtî sıfatları Maturîdî kelâmcıları 8, Eş’arî kelamcılar ise 7 tane kabul ederler: 1) Hayat, 2) İlim, 3) Semi’, 4) Basar, 5) İrade, 6) Kudret, 7) Kelâm, 8 Tekvîn. Eş’ariler tekvini (yaratma), kudret sıfatıyla birlikte değerlendirirler. Bu sıfatlar üzerinde kısaca duracağız.
1. Hayat:
Allah’ın diri olması demektir. Günlük hayatta, bir fiil, hareket ve eylemi ancak diri olan varlığın yapabildiğini görürüz. Ölünün bir hareketi görülmez. Allah’ın diriliği, yaratıklarda görülen ve maddenin ruh ile birleşmesinden doğan geçici ve maddî bir dirilik olmayıp, başlangıcı ve sonu bulunmayan bir dış etken ve desteğe de muhtaç olmayan diriliktir. Ölüm bir noksanlık sıfatıdır. Allah ise noksanlıklardan uzaktır.
Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın diri olduğu belirtilmiştir: “Allah, kendisinden başka ilâh olmayan, daima diri olan ve yarattıklarını koruyup idare edendir.”31 “Ölmek şanından olmayan, daima diri olan Allah’a dayan.”32
2. İlim:
İlim, Allahü Teâlâ’nın herşeyi bilmesi demektir. Allah alîmdir. Olmuşu, olanı ve olacak şeyleri gerek bütün halinde ve gerekse parça ve ayrıntı olarak bilir. Bu bilgi bir araç ve alete bağlı değildir, Cenâb-ı Hakk’la birlikte vardır, ezelî ve ebedîdir. O’nun ilmi insanların ilmi gibi sınırlı, düşünce, tefekkür ve muhâkemeye dayalı bir ilim değildir. Ezelî ve ebedîdir.
Bazı filozofların, “Allah cüz’î şeyleri bilmez” iddialarını kelâmcılar reddetmiştir. Çünkü böyle bir düşünce tarzı, Allah’a noksanlık isnat etmek olur. Allah ise, bütün noksanlıklardan uzaktır.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:
“Siz, sözlerinizi gizleseniz de açıklasanız da birdir. O, kalblerde olanı bilir. Yaratan, yarattığını bilmez mi? O, latîftir, herşeyden haberdardır.”33 “Şüphesiz, Allah herşeyi çok iyi bilir”34 “O, gözlerin hain bakışlarını ve kalblerin gizleyeceği herşeyi bilir.”35
Allah’ın ilminin genişliği ayet-i kerimelerde şöyle ifade buyurulur:
“De ki: ‘Eğer Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa Rabbimin sözleri bitmeden denizler biter, bir o kadar denizi yardım olarak katsak da...”36 “Yeryüzündeki ağaçlar kalem, denizler de mürekkep olsa ve yedi deniz daha katılsa da yazılsa, Allah’ın kelimeleri bitmezdi.”37
Varlıkların yaratılışında görülen ince hesap, denge, mantık, hikmet ve fizik kurallar, bunları yaratıp yönetenin herşeyi bilmesini gerektirir.
3. Semi’:
Allah’ın işitme sıfatıdır. Allah her şeyi işitir, en gizli sesler, hareketler O’nun işitmesinin dışında kalmaz. Allah’ın işitmesi diğer canlıların işitip bilmesine benzemez. Diğer varlıklar işitebilmek için kulak, ses, sesi ileten hava titreşimi ve tel gibi aracılara ihtiyaç duydukları halde, Allah bir aracıya muhtaç olmaksızın duyar. İşitme sıfatı Kur’an-ı Kerim’de genellikle görme (basar) veya bilme sıfatıyla birlikte zikredilmektedir. “Allah işitici ve görücüdür.”38 “Allah işitici ve herşeyi bilicidir.”39
4. Basar:
Allah’ın görme sıfatıdır. Allah herşeyi görür. O’nun görmesinden hiçbir şey gizli kalamaz. Birşeyi görmesi, başka bir şeyi görmesine engel değildir. Bu sıfatın zıddı görmemektir. Görmemek acizliktir. Allah bu gibi eksikliklerden uzaktır. Diğer canlıların görmesi, göz organının ve ışığın bulunması, arada görmeyi önleyen bir engelin olmaması gibi şartlara bağlıdır. Allah'ın görmek için böyle bir şeye ihtiyacı yoktur.
5. İrade:
İrade, Allah’ın dilemesi demektir. Bir şey üzerinde karar kılarak, onu yapmaya azmetmeğe “irade” denir. Allah irade sahibidir ve yaptığı işlerde muhtardır. O’nu herhangi bir işi yapmaya zorlayacak bir güç yoktur. Allah tam ve kâmil bir iradeye sahip olduğu için, bu kâinatı ezelî olan iradesine uygun olarak yaratmıştır. Kâinatta olmuş, olacak ne varsa, hepsi Allah’ın dilemesi ve irade etmesiyle olmuştur ve olacaktır. O’nun her dilediği olur, dilemediği ise olmaz.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Senin Rabbin dilediğini mutlaka yapar”40. Hz. Meryem, bir erkekle ilişkisi olmadığı halde, nasıl çocuk doğuracağını sorunca, Cenâb-ı Hak; “Bu böyledir. Allah dilediğini yaratır. O bir şeyin olmasına hükmedince, ona sadece ‘ol’ der ve o da hemen oluverir”41 buyurur. Bazan irade yerine eş anlamlısı olan “meşiyyet” terimi de kulanılır.42
6. Kudret:
Allah’ın herşeye gücünün yetmesi demektir. İrade sahibi olan Yüce Allah, her şeye yeten bir güce sahiptir. Böylece, iradesini yönelttiği şeyi dilediği anda ve nitelikte yaratır veya bu gücüyle var olan şeyi yok da edebilir. O’nun kudreti ilmine ve iradesine uygun olarak tecelli eder. Allah’ın kudreti ezelî ve ebedîdir, varlığı ve yokluğu mümkün olan varlıklara yönelir.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Göklerin ve yerin gaybını sadece Allah bilir. Kıyametin kopuşu, ancak bir göz kırpması veya daha kısa bir zaman kadardır. Şüphesiz ki Allah, her şeye kadirdir.”43 “O, yaratıkları dilediği kadar arttırır. Şüphesiz Allah, her şeye kadirdir.”44
7. Kelâm:
Allah’ın konuşması demektir. Allahü Teâlâ ses, harf, kelime veya cümleye muhtaç olmaksızın konuşma, söyleme sıfatına sahiptir. Allah’ın bir takım peygamberlere gönderdiği semavî kitaplarla, Kur’an-ı Kerim’deki; “Allah Musa ile de bizzat konuştu”45 ayeti “kelâm” sıfatının delilleridir.
Kur’an-ı Kerim, Cenâb-ı Hakk’ın kelâm sıfatının tecellisidir ve Allah kelâmıdır. Allah’ın kelâm sıfatı kadimdir, ezelidir. Ancak ellerde dolaşan, okunan, yazılan Kur’an, lafız, harf, nazım ve yazı olarak kadim değildir. Ehl-i sünnet, Kur’an-ı Kerim’in kelâm-ı zat-ı ilâhî olması bakımından mahluk olmadığı, ezelî olduğu esasını benimsemiştir.46
8. Tekvîn:
Allah’ın yaratma, yoktan var etme sıfatıdır. Bu sıfat da diğerleri gibi ezelîdir. Allah bu sıfatıyla herhangi bir şeyi yok iken var eder, var olanı da yok eder. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, sözümüz ona ‘ol’ dememizdir ve hemen olur”47 Yaratmak gibi, rızık vermek, azap etmek, diriltmek, öldürmek gibi bütün fiilleri tekvîn sıfatına bağlıdır.
c) Fiilî Sıfatlar:
Allahü Teâlâ’nın yukarıda açıkladığımız zatî ve sübûtî sıfatlarından başka rızık verme, ihsan ve ikramda bulunma, rıza, muhabbet, gazap, öldürme ve diriltme gibi zıdlarıyla vasıflanması mümkün olan fiilî sıfatları vardır. Bu sıfatlar da ezelî ve kadimdir
(kaynak: Hamdi Döndüren).
|